İl Kitabım Bizans Osmanlı Sentezi konusunda Haber Türkt’te 2006 yılında Gülgün Feyman ile ilk Tv Programım.
Öteki Gündem – 18 Ekim 2016 (Algı Yönetimi)
Müslüman Ülkeler Algı Operasyonları Fetullah Gülen Hasan Sabbah ve Küresel Sistemin İşleyişi,
Vizyon – İngiltere Başbakanı MAY’ in ziyaretindeki arka plan
Amerika ve Trump.
İSMAİL TOKALAK DÜNYADA GIDA TERÖRÜ 1 NİSAN 2016 CUMA
Dünyada gıda terörü.
Küresel sömürü sistemi ve gıda
Küresel sömürü düzeni ve gıda.
Nasıl Yani 08.12.2017 | İsmail Tokalak | Gülgûn Feyman Budak | Ulusal Kanal
Enperyalizm NATO, Amerikan Askeri Üsleri ve sömürü kıskacında TÜRKİYE. Akdenizde yeni petrol yatakları.
Kayıt Dışı Programı 24 Tv Ertan özyiğit ismail Tokalak Eray Güçlüer – Derin örgütler -19 Ocak 2018
Video Açıklama…
Şimdiki Zaman 04.03.2017 | Halit Kakınç | İsmail Tokalak | Gürkan Hacır
Video Açıklama…
Erkek(Sanayi) kenevirinden neler yapılıyor? – 23.09.2017 Gürkan Hacır ile Şimdiki Zaman 2. Bölüm
Video Açıklama…
Samsun’un Nabzı – Araştırmacı Yazar İsmail Tokalak 1.Bölüm 06 Eylül 2017
Video Açıklama…
Yahudiler Mark Zuckerberg gibilere nasıl Facebook kurmak gibi görevler veriyor
Video Açıklama…
Yediğimiz ekmek ne kadar sağlıklı? – 23.09.2017 Gürkan Hacır ile Şimdiki Zaman 1. Bölüm
Video Açıklama…
İsmail Tokalak Halis Özdemir ; Akit Tv Vizyon 17 11 207
Video Açıklama…
Şimdiki Zaman 04.03.2017 | Halit Kakınç | İsmail Tokalak | Gürkan Hacır
Video Açıklama…
Erkek(Sanayi) kenevirinden neler yapılıyor? – 23.09.2017 Gürkan Hacır ile Şimdiki Zaman 2. Bölüm
Sanayi Keneviri hakkında açıklamalar.
Üst Akıl Denen Acımasız Düzen
Dünyayı yöneten güç odakları.
Kurumlarıyla ve Oyunlarıyla Küresel Sömürü
ABD’nin hem kendi hem de dünya dengelerini bozan sömürü ve kuşatma politikaları nelerdir?
– Küresel sistemin şeytanları neler yapar ve nerede ikamet ederler?
– WTO, Federal Reserve, IMF, Dünya Bankası, Bilderberg, Trilateral, RAND, Pentagon, think tank kurumları vs. gibi küresel teşekküller neden dünya için tehlikeli kurumlardır?
– Avrupa Birliği küresel bir güç mü küresel bir tehlike mi ve bu birliğin ipleri kimlerin elinde?
– Rothschild, Rockefeller, Bush gibi ailelerinin gerçek kimliği ve niyetleri nedir?
– ABD başkanları küresel güçler tarafından nasıl kuşatıldı?
– Rusya’nın ve Putin’in enerji politikaları ve değişen enerji dengeleri nelerdir?
– ABD ve CIA güdümlü medyanın karanlık yüzü neleri ve kimleri barındırıyor?
– ABD istihbaratı sosyal medyayı nasıl kullanıyor?
– Tüm dünyada sessiz savaşlar ve istila nasıl başladı?
– Küresel yalanlarla yapılan işgallerin ve oyunların perde arkasında kimler var?
– Irak’ın, Libya’nın, Yemen’in ve Suriye’nin suyu düzmece yalanlarla nasıl ısıtıldı?
– ABD’nin düşmanı gerçekten kim? Bize düşman diye gösterilenler gerçekte kim?
– ABD ve CIA dini, cemaatleri ve dinî liderleri nasıl kullanıyor?
– Terörizm silahıyla nasıl algı mühendisliği yapılıyor?
– Gelecekte bizi ve dünyayı neler bekliyor?
– Dünyayı kaosa ve adaletsizliğe sürükleyen sistem kısaca nasıl çalışır?
Futbol Dünyasında Soygun ve Sömürü
- Futbolcuların en büyük hayal kırıklıkları nelerdir?
- FIFA’nın ve futbol federasyonlarının denetleyemediği futbolcu menajerleri futbolu nasıl sömürüyor?
- Endüstriyelleşen futbolda müsabaka düşmanlığa nasıl dönüştü?
- Dikatatörler, baskıcı rejimler, siyaset ve küresel sermaye futbolu nasıl kullandı?
- Futbol kulüpleri şirketleşerek nasıl soyguna açık hale geldi?
- Dünyada kolay para kazanan dolar milyarderlerinin yeni oyuncağı büyük futbol kulüpleri midir?
- 67
- 0 ve 79
- 0 sonuçlu maçlar nasıl oynandı?
- Mafyanın futbol takımıyla karşılaşmamak için kendi kalesine gol atanlar kimlerdir?
- Şikeli bahislerin merkezi neresidir? Bahis mafyasının baş aktörleri kimlerdir ve uyguladıkları yöntemler nelerdir?
- Bahis mafyası Fenerbahçe
- Barcelona maçında ne yaptı?
- Bahis mafyası Antalya’da milli turnuva düzenledi mi?
- Gerçekten FIFA futbol dünyasında rüşvetin merkezi mi ve bir mafya örgütü gibi mi çalışıyor?
- Düğünlerde şarkıcılık yaptıktan sonra dünya futbolunu 17 yıl rüşvetle ve şaibeyle yöneten kimdir?
- Michel Platini’yi nasıl bilirsiniz?
- FIFA yoluyla yapılan soygunların dünyadaki baş aktörleri kimlerdir?
- Dünya Kupası için yapılan oylamalarda dönen oyunlar nelerdi? Rüşvetler nasıl verildi ve soygunlar nasıl yapıldı?
- Petrol zengini küçük Arap ülkelerinin şeyhleri FIFA’nın köşebaşlarını nasıl ele geçirdi?
- Uluslar Olimpiyat Komitesi’ndeki soygunlar nasıl yapıldı?
- Türk futbolunun içinden çıkılamaz durumu nedir?
- Türkiye’de devlet mi futbola, futbol mu devlete daha çok katkıda bulunuyor?
- Türkiye’de siyaset, Türkiye Futbol Federasyonu ve futbolun üzerinde nasıl hakimiyet kurdu?
- Türkiye Futbol Federasyonu yönetmeliği, futbol kökenlileri yönetimden ve delegelikten nasıl uzak tutuyor?
- Türkiye Futbol Federasyonu tarafından şike cezası nasıl kuşa çevrildi?
- Türkiye’de mafya futbol ilişkisi nasıl oluştu?
Ahilik Bektaşilik Alevilik ve Mevleviliğin Kökenleri
Toplumların en büyük sorunlarından biri de kendi ait olduldarı kültürü, geleneği, inançları etnik kökenlerini aşırı derecede yüceltme, buna karşın kendilerinden olmayan gruplara inanç sistemlerine devamlı kusur aramaya ve onları küçültmeye çalışllmak olmuştur. Bundan dolayı değişik dini Maçlar ve mezheplerin, etnik farklıfildarm ve kültürel kimliklerin birbirle-rini tanımlamaları hep sorunlu olmuş; baskılara, savaşlara katliamlara varan acılı sonuçlar doğurmuştur. Alevilik insan ve sevgi merkezlidir, toplumcudur, paylaşımcıdır, kadın erkek eşittir. Kısacası evrenseldir. Alevilik, Anadolu’nun hoşgörülü gerçek kimliğinin günümüze yansımasıdır. Çoğu gizli tutulan sırların kaynağı da binlerce yıllık birikimin ve sentezin içindedir. Bunları çözdükçe karşınıza başka kapılar başka bir dünya açılır..
Anadolu’nun lonca örgütlenmesi Ahilik, Alevilik ve Bektaşilik kökenleri çok gerilere gitse de Anadolu’ya özgüdürler ve birbirlerini etkilemişlerdir. Ahiliğin; “Elini, sofranı, kapını açık tut. Gözünü, dilini, belini bağlı tut.” öğretisi Alevilik, Bektaşilik’in de temel ilkeleriydi. Ahilik, kökenleri nereye dayanırsa dayansın Anadolu’da en mükemmel şeklini almıştır. Ahilik, Anadolu insanının birkaç yüzyıl devam ettirdiği insan merkezli yardımlaş-mayı, emeği, adaleti, çalışanı, doğru kazancı temel alan Türk tarihinde övünç verici muhteşem bir organizasyondu. Bunların yanında Mevlevilik için aynı şeyleri söylemek zordur. Mevleviler toplumcu değildir. Ezilen sınıfların sorunlarını dile getirmediler. Hep üst sınıfın yanında oldular. Zenginlerin, devlet görevlilerinin ve devletin ihsan-larıyla yaşadılar. Mevlana’nın bıraktığı güzel sözler, manalı şiir söyleme ser-mayesini kullanarak etrafı etkilediler. Halkın dertleriyle ilgilenmediler, ekmek elden su gölden yaşadıılar ve üretmeden tükettiler. Bu oldukça kompleks oluşumların kökenleri ve bu oluşumlarda önemli rol oynayan karakterlerin gerçek kimliklerini belgeler eşliğinde ortaya koymaya çalıştık. Çoğu perde arkasında kalmış bu gerçekleri bilmeden ne Anadolu Türk kimliği ne Anadolu kültürü tam olarak çözümlenebilir.
Kapitalizmin Soygun Düzeni
Küreselleşmede en tepede yer alan yüzde birin soygundan aldığı pay ne kadardır?
ABD sömürücü bankerler tarafından nasıl kuşatıldı ve ABD bankerlere karşı olan savaşı nasıl kaybetti?
ABD’li bankerler kendilerine karşı gelen ABD başkanlarına karşı nasıl suikastler tertip ettiler?
Kennedy suikastinin perde arkasında neler yaşandı?
Küresel soygunun metodolojisi ve yolları nelerdir?
Soygunun alt yapısını hazırlayan para sistemi nasıl çalışıyor?
Kapitalist sistem, devamlı katlanan borçlar ve karşılığı olmayan sanal para ile nasıl çalışır?
ABD doları dünyanın dövizi olma rolünü kaybederse ne olur?
Kaos ve terörden beslenen ülke hangisi?
Amerikan ve İngiliz halkı nasıl soyuluyor ve nasıl sömürülüyor?
Bankalar kara para aklayarak nasıl soygun yapıyor?
Borsa ve finans şirketleri üzerinden hangi soygunlar tertip ediliyor?
Altın üzerinde dönen oyunlar ve soygunlar neler?
ABD altın rezervlerine ne oldu?
Yoktan var edilen ve içi boşaltılmış finansal türevler nelerdir?
Küresel soygunculara ayak direyen bir ülkeyi hedge fonlarla dize getirmeye çalışmak nasıl oluyor?
Vergi cennetlerinde saklanan paraların miktarı ne kadar?
Dini kullanarak yapılan soygunlar nasıl gerçekleşiyor?
İçi boş tüketici kültürü insanlığı nasıl esir aldı?
Uyuşturucu trafiği ve bunda CIA’in rolü nedir?
Batılı bankalar uyuşturucu parasını aklayarak büyük gelir elde ediyor mu?
Karşılıksız basılan paralarla dünya nasıl soyuluyor?
Soygun kapitalist sisteminin doğasında mı var?
Dünyada İlaç Ve Kimya Terörü
Kimyasal ilaçların önemli bir kısmı artık kesin tedavi değil hayat boyu alınması gerekecek şekilde dizayn ediliyor. İnsanlar belli bir yaştan sonra ömür boyu çeşitli ilaçlarla yaşamaya mahkum ediliyor. Bunlar bir süre sonra önce böbrekleri olumsuz etkiliyor ve diğer sağlık sorunlarını da tetikliyor. Sağlık sistemininde hastalara gereksiz yere ve gereğinden fazla ilaç yazılması neredeyse rutin bir uygulama oldu. Sağlık sistemi içinde hakim olan unsur; ilaç firmaları ve onların ne pahasına olursa olsun kârlarını arttırma olunca sağlık sistemi soruşturulur hale geliyor.
Kimyasalların ilaç alanı dışındaki tehlikeleri ise hem çevre hem insanlık için adeta bir terör oluşturuyor. Yaşamımıza 1950’lerden itibaren 100 bin civarında yeni kimyasal madde girdi. Yaşamımız plastik gibi kimyasal kökenli maddelerle çevrildi. Bunları çok bilinçsiz kullanıyoruz ve bu atıklar da yüzlerce yıl tabiattan kaybolmayarak çevreyi, havayı ve gıda zincirimizi zehirliyor.Sağlıklı yaşam alanlarımızı her geçen gün elimizden alıyor.
ABD’de yapılan bir araştırmada, yeni doğmuş çocukların göbek bağında 300’e yakın kimyasal madde bulunmuştur. Bilinçsiz yaşam ve daha çok para kazanma uğruna hem kendimizi hem ana karnındaki çocuklarımızı bile zehirlemekteyiz. Yaşam konusunda bilgili olmak ve bu konuda organize hareket ederek bir şeyler yapmaya çalışmak, insanlık ve gelecek nesiller adına yapılabilecek en erdemli görev olacaktır.
“Modern yaşamda kimyasal ilaçlar ve kimyasallar bilinçsiz kullanıldığı takdirde insanların sağlığını bozarken çevreye de büyük zararlar veriyor. Elimizde çalışma bu konudaki hayati gerçekleri bize belgeleriyle sunuyor.Tokalak insan sağlığı ve çevre konusundaki yanlışlıkları ortaya koyarken son bilimsel veriler eşliğinde bizlere bilinçli yaşam konusunda anlaşılır bir şekilde yol gösteriyor.”
Korku İmparatorluğu Yükselişi ve Düşüşü
Tarihte meşruiyetlerini dinden alanla, dini kendilerine kalkan gibi kullanmışlar ve dini politikalarına alet etmişlerdi. Bugünde din politikaya belli bir güç elde etmeye yardımcı olmaktadır. Dini ön plana çıkartanlar dini dokunulmazlığına sığınarak hep diktatörlük ve despotluk ile bir “korku imparatorluğu” kurmuşlardır.
Fetullahçı terör örgütü, CIA ile birlikte Türk aydınına, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik 2008 yılından beri Ergenekon, Balyoz, Casusluk ve benzerleri adı altında gerçekleştirilen sivil darbelerin ve emperyalizmin Türkiye’nin istikrarsızlaştırılması projesinin merkezinde yer aldılar.
Fetullah, gençliğinden itibaren şizofrenik özellikler göstermektedir. Bu sebeble çeşitli ilaçlar almaktadır. Zyprexa genellikle şizofreni, bipolar bozukluklar ve halüsinasyonların görülmesine sebep olan hastalıkların tedavilerinde kullanılan bir ilaçtır. Fetullah’ın bu ilacın yanında Clopixol Depot denilen diğer bir şizofreni ilacını da aldığı iddia ediliyor. Zyprexa ilacı uykusuzlğa neden olduğu için ayrıca uyku ilacı da (Diazem ) alıyor. Şizofrenilerin çift karaktere sahip olduğu bilinmektedir. Durup dururken ağlaması, garip haller içine girmesi, Fetullah’ın ruh halinin bozukluğu konusunda belli ipuçları vermektedir.
Türk ordusunun darbe teşebbüsü yapmaya hazırlanıyor yalanlarıyla kendilerinin bir darbe hazırlığı içinde oldukları 15 Temmuz 2016 akşamı ortaya çıktı. Burada da ülke halkını gözlerini kırpmadan nasıl katledebileceklerini gösterdiler
15 Temmuz 2016 gecesi Fetullahçı teröristlerin kanlı darbe girişiminden sonra, yıllardır elimizde biriken bilgileri derli toplu bir şekilde yayınlamak Fetullah ve terör örgütünün gerçek yüzünü, çelişkilerini, yalanlarını, kumpaslarını belgeleriyle detaylı bir şekilde ortaya koymak artık kaçınılmaz olmuştur.
Dünyada Gıda Terörü
Gıda sektörü tarafından üretilen ve aldatıcı reklamlarla dezenformasyonlarla insanlar için elzem gıda maddesi olarak sunulan işlenmiş ve binlerce katkı maddesi kullanılmış gıdalar insanların sağlığına değil yüz milyarlarlarca dolarlık piyasası olan gıda sektörünün yararına çalışır. Bu gıdalarla insanlar sağlığını kaybederken gıda sektörleri kasalarını doldururlar. Yüksek oranda zararlı yağ, şeker, tuz ve katkı maddeleri ihtiva eden işlenmiş gıdalar sahte gıdalara dönüşmüştür ve insanları beslemez. Bunların raf ömrünü uzatmak için içine konulan kimyasallar, düşük besin değerleri tüketenlerdeki toksinleri arttır hastalıkları tetikler.
Biz topraktan soframıza kadar gelen gıdaların artık yeteri kadar besin mineral değerleri bulunmadığını, aksine daha çok zararlı maddeler bulunduğunu bilsek de alternatif yollar gittikçe azaltıldığı için istemeyerek de olsa bunları tüketmek zorunda kalıyoruz. Bu suni hale gelmiş sözde gıdalar bizi yalnız fiziken değil ruhen de hasta ediyor. İnsanoğlunun bu gıda teröründen bir an önce bilinçlenerek kurtulması gerekmektedir.
“İsmail Tokalak’ın bu şok edici kitabı bize ve çocuklarımıza sunulan gıdaların tehlikelerini yüzlerce bilimsel referanslarla destekleyerek gösterirken bize sağlıklı yaşam konusunda takip etmemiz gereken yol haritasını da veriyor. Tokalak’ı herkesin başucu kitabı olması gereken bu çalışmasından dolayı canı gönülden kutluyor ve tebrik ediyorum. Her yeni kitabı ufkumuzu daha da çok açıyor.”
Yahudiliğin Kökenleri ve Küresel Gücü
Yahudilik Ortadoğu medeniyetinin binlerce yıllık tarihinin içinden süzülerek gelen bir sentezin ürünüdür. Yahudiler dindarlık hamuru içinde şekillenmiş olmasına rağmen yaşama rasyonel açıdan bakan bir kültürün ürünüdür. Yahudiler tek tanrılı dinlere, dünyanın ekonomik işleyiş düzenine, kendi dışındaki kültürlere oldukça büyük katkıda bulunmuşlardır. Aşırı dindarlık ölçüleri içinde bile dünya yaşamlarındaki mücadelede rasyonel olmayı becerebilmişlerdir.
Yahudiliği anlamak bir ölçüde Ortadoğu medeniyetini, Hristiyanlığı, İslam’ı anlamak demektir.Yahudi tarihi, kültürü, dini, dünya görüşünü bilmeden ne ekonomi tarihini ne bugünkü ekonominin geldiği noktayı, dünyanının hangi güçlerin kontrolünde olduğunu, bu güçlerin politikalarını, perde arkasındaki ajandalarını kolay kolay kavrayamazsınız.
Bütün bunların yanında Yahudilerin kendilerini ayrıcalıklı ırk olarak görmeleri, dinlerinin kendilerine özgü olduğuna inanmaları, kendi dışındaki kişi ve inanç sistemlerini daha aşağı görmeleri Yahudiliği evrensel bir din değil, kapalı bir çevrede kalan şövenist bir din yaparken; kendilerine olan tepkileri, yaşadıkları acıları ve dün ve bugün dünyada oluşan birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Dinsel inanç sistemleri Yahudileri şekillendirip bir arada tutmayı ve onların ticari hayatta başarılı olmalarını sağlarken çektikleri acıların da nedeni olmuştur.
Olayların kökenlerine inmeden ne inanç sistemleri ne külütürleri ne de bugün yaşadığımız dünyayı anlamak mümkün değildir. Yahudilerin tarihi de dünya tarihinin ve bugünün önemli bir parçasını teşkil etmektedir. Bu gerçeği iyi anlamak; küresel güçlerin kimler olduğunu ve tarihsel süreçte kapitalist sisteminin işleyişini de anlamaya yardımcı olacaktır.
Bizans Osmanlı Sentezi
Osmanlı devleti bir gecede kurulmadı. Türkler 1300’den başlayarak 1481 yılında Fatih Sultan Mehmet’in ölümünde kadar Osmanlı devletinin temellerini 150 küsur yıllık dönem içinde oluşturdular. Burada Orta Asya , İran, Selçuklu gelenek ve uygulamalarının yanında ağırlıklı olarak Bizans kurumları, Bizans bürokratlarının yardımı ve işbirliği Osmanlı devletinin şekillenmesinde yardımcı oldu. Bunun yanında yerel halkın inançları, yemek, müzik, bazı yerel halkların kullandığı kelimeler, toprak düzeni…vb gibi birçok yerleşmiş gelenek ve davranış normları Türkler tarafından adapte edildi. Uzun yılların çalışması olan bu kitap bu gerçekleri belgeleriyle açıklayarak uzun yıllardır görülmek istenmeyen bu kültürel sentez gerçeğini gözler önüne seriyor.
Bir devletin yok olması o devletin yarattığı medeniyetin yok olduğu anlamına gelmez
-Prof. Speros Vryonis ( 1928 – )-
“Osmanlı Doğu’dan ve Bizans’tan gelen bir sistem Osmanlılar fethettikleri zaman vaktiyle Bizans yani Doğu Roma İmparatorluğu, dönemindeki Balkanlar da bu sistemi buldular ve değiştirmeden devam ettiler.”
Geri Kalmışlık ve Terör
İslam ülkeleri neden geri kaldı, neden terörle yaşıyor.
Rothschildler Paranın İmparatorları
Binlerce yıllık süreçte belli bir bilgi birikimi ve ilişki ağları içinde oluşturulmuş çok büyük ve tekelleşmiş bir güç sistemi olan Küresel Finans Oligarşisi’nin başında çoğunlukla dünya nüfusunun % 0,2’sini teşkil eden Yahudiler vardır. Bunların en başında da Almanya, Frankfurt kökenli olup Avrupa’nın önemli şehirlerine yayılmış olan banker kökenli bir aile olan Rothschildler vardır. Rothschild ailesi 200 yılı aşkın bir dönemde perde arkasında kalarak eli kolu her yere uzanarak dünyada söz sahibi olmuştur.
Rothschild ailesi dünyada ekonomik ve politik sistemin nasıl çalıştığını çok iyi bilir. Aile bireyleri. Özellikle finans ve enerji konusunda çok önemli noktaları ellerinde tuttukları gibi diğer küresel güçlerle de işbirliği yaparlar. Uzun yıllardır en yakın işbirliği yaptığı aile yine büyük küresel güç olan Rockefeller ailesidir. İsrail Devleti’nin kuruluşunda da Rothschild ailesinin büyük rolü ve yardımları olmuştur. Rothschild’lerin perde arkasından dünya ekonomisi ve politikaları üzerinde iki yüz yılı aşkın sürede tarihsel süreç içinde nasıl bir küresel güç olduklarını geniş halk kitlelerinin bilmesi gerekmektedir.
Rothschild’ler doğru zamanda doğru yerde bulunan, bunu da fırsata çevirmesini çok iyi bilen rasyonel bir ailedir. Oyunu kurallarına göre oynar ve bu oyunda gerektiğinde acımasız olmayı da iyi bilirler. Rothschild’lerin kurucusu Mayer Amschel Bauer (Rothschild) (1743/44-1812) Frankfurt’ta çocuklarına bu gerçeği şöyle hatırlatıyordu: “Eğer sevilen bir insan olmayı başarmazsanız korkulan bir insan olun.” Perde arkasında kalmış Rothschild gerçeklerini bilmek bize çok şey öğreteceği gibi küresel sistemin nasıl çalıştığını da burada dönen oyunları da anlamamızı kolaylaştıracaktır.
Geri Kalmışlık ve Terör Kitabından Bir Makale
ABD ÖNCÜLÜĞÜNDE CIA’NIN VE NATO’NUN İSLAM DÜNYASINDA TERÖRÜ BESLEYEREK DÜNYAYI ŞEKİLLENDİRMESİ
NATO’nun Doğu’ya doğru genişlemesi büyük bir felaketle sonuçlanacaktır.[1]
ABD’li diplomat ve tarihçi, George F. Kennan(1904-2005)
CIA’nın Müslüman Din Adamlarını Kontrolü
Din günümüzde ticari alanda çok etkili, ikna edici, güvenilir bir pazarlama markasına dönüştürülmüştür.”[2] (Politik alanda da böyledir)
ABD’li yazar, Mara Einstein
Bütün dünyada din hâlâ toplumu yönlendiren en etkin olgulardan biridir. Eğer kötü niyetliyseniz, dini kullanarak insanları kendinize kolaylıkla inandırır, toplumu iliğine ve kemiğine kadar kolayca sömürebilirsiniz. Bunu en iyi din adamları ve politikacılar yapar. Bu acı gerçek tarih boyunca fazla değişmeden günümüze kadar süregelmiştir. Küresel alanda toplumları bu kadar kolay etkileyen din olgusu, istihbarat teşkilatları tarafından da kullanılır. Bu işi dünya genelinde en kapsamlı yapan CIA’dır.
ABD’de Ronald Kessler 2004 yılında yayımlanan “CIA Savaşta” adlı kitabında, CIA’in bütün dünyada din adamlarını nasıl satın aldığını ve maaşa bağladığını ve kendi çıkarları doğrultusunda nasıl kullandığını yazar. CIA’in İslam ülkelerinde İslam dinini ve din adamlarını kullanarak yürüttüğü siyasi faaliyetler vardır. Kessler’in belirttiğine göre ana dili Yunanca olan ve Yunanistan’dan ABD’ye göç etmiş bir ailenin çocuğu olan CIA Direktörü George Tenet ve diğer üst düzey CIA yetkilileriyle yaptığı görüşmelerden aldığı bilgiler vardır. CIA’in, kendilerini din adamı olarak tanıtan ve Müslüman olmayanlar hakkında daha yumuşak, uzlaşmacı, dinî mesajlar veren din adamlarını tespit ettiğini ve bunları kontrolleri altına aldığını kitabında belirterek bu konuda şöyle yazar:
“CIA kolaylıkla Müslüman akademisyenleri, medya mensuplarını, din adamlarını (imamları, mollaları vb.) maaşa bağlıyor (kontrolüne alıyor) ve onların ABD’nin terörle savaşta (gerçekte hukuksuz işgallerini) destekleyen uzlaşmacı mesajlar vermesini sağlıyordu. Diğer birçok dinî inanışta olduğu gibi İslam’da da herhangi bir kişi kendisini dinî lider olarak adlandırabilir. Bundan dolayı din adamlarını satın alarak onları sözde dinî lider olarak kendileri adına çalışan ajan gibi sahte dini liderler oluşturur… Bir CIA kaynağının verdiği bilgiye göre; CIA’in medyayı kullanarak bu tip Müslüman din adamlarını destekleyerek ılımlı Müslümanlar yarattığına dikkat çekiliyor.[3]
Bundan dolayı ılımlı İslam, dinler arası diyalog gibi sloganlarla kendilerini küresel alanda pazarlamaya çalışan fakat arkasındaki küresel soyguncu güçlerin kontrolünde, onların çizdiği roller içinde hoşgörülü din adamı kisvesinde emperyalist sömürücü güçlerin ekmeğine yağ sürenlere dolaylı yolla kendi ülkelerini de bu güçlerin sömürüsüne, soygunlarına açanları iyi tespit etmek gerekmektedir. Bu din adamı kisvesinde kendi menfaatlerine ve küresel güçlere hizmet edenlerin tek sermayesi takiyedir. Bu takiyeyi en başarılı olarak 15 Temmuz 2016 akşamı maskesi düşene kadat uzun zamandan beri CIA’nın kontrolü altında hareket eden Fethullah Gülen yapıyordu. Gülen’in bu kadar hızlı yükselip bir terör örgütüne dönüşmesinin üç sbebi vardı. Birincisi 1970’lerden itibaren iktidardaki hatta muhalefetteki siyasetçilerin çoğunun Gülen ve hareketine yol vermesi. İkncisi ABD ve CIA koruması altına alınması. Üçncüsüde milyrlarca dolarlık imparatorluğunu kaydı olmayan paralarla yapmasıydı. Kara para, onun aklanması terörün tetikçilerindendir.
Kaçakçılık, uyuşturucu ticareti, mafyanın oluşması, kayıt altına alınmadan yapılan parasal işlemler, aslında terörü besleyen diğer ana kaynaklardan biridir. Bugün illegal yollardan para kazananlar, kara parasını aklamaya çalışanlar bu paraları offshore denilen vergi cennetlerinde saklamaktadırlar. Bu sistem terörün kullandığı ve faydalandığı bir yoldur. Barack Obama’nın güvenlik ve terör başdanışmanı (chief counter-terrorism advisor) John Brennan, offshore konusunda Mart 2011’de şöyle diyordu: “… Terör olaylarıyla etkili şekilde mücadele etmenin bir yolu da Bahama, British Virgin Islands, Gibraltar ve Cayman Adaları gibi offshore bankacılığı yapan merkezleri ve offshore bankacılık sistemi içinde özellikle terörü finanse eden, para aklama operasyonlarının kontrol altına alınmasıdır.”[4] Terörü biraz da kapitalist düzenin yozlaşmış yapısı tetiklemektedir.
Afganistan’dan Ortadoğu’ya, El-Kaide’den İŞİD’ e Kadar Uzanan Planlı Terörün Perde Arkası
Açıkça beyan edilemiyor fakat herkes ABD gizli servisinin cihatçı IŞİD’in mimarı olduğunu biliyor. [5]
Kanadalı Prof. Michel Chossudovsky, 2014
ABD ve İngitere radikal İslamcıları, komünistlere ve vatanseverlere karşı Araplara ve Arap kökenli olmayan İslam dünyasına karşı etkili bir silah olarak kullandı.[6]
ABD’li istihbarat uzmanı araştırmacı, yazar, gazeteci, Robert Dreyfuss, 2006
NATO’nun el kitabında resmen nasıl terör uygulanacağının kuralları yazılmaktadır. NATO bünyesindeki eğitimlerde kullanılan bir el kitabı olan “Sahra Talimnamesi 31-15” adıyla Türkçe’ye de çevrilmiştir. Bu talimnameye göre kontrgerilla örgütlenmesinin çalışmaları içerisinde adam öldürme, bombalama, silahlı soygun, işkence, kötürüm hale getirme, adam kaçırma, tedhiş, olayları tahrik, misilleme, rehine alıkoyma, kundakçılık, sabotaj, kara propaganda, yalan haber yayma, zorbalık, şantaj gibi yöntemlerin kullanılacağı açıklanıyordu.
NATO’nun bu kanunsuz operasyonları, Batı basını tarafından yarı resmî ağızlardan 1990 yılı başında itiraf edilmeye ve medyaya yansımaya başlamıştı.[7] NATO, çeşitli devletlerde örgütlediği, adeta devlet içinde devlet olan ve her türlü kanunsuz işi yapan Gladyo adlı örgütü kurmuştu.[8] Belçika NATO merkezindeki arşiv, tüm Gladyo eylemlerinin ‘kozmik oda’sıdır. Eğer burası bir gün açılırsa, sadece bugüne kadar bildiklerimizi değil, bilmediğimiz birçok şeyi de öğrenmiş olacağız.[9]
Amerikanın ve dış politkalarının bir nevi dokunulmazlığı vardır. Amerikanın yanlış ve saldırgan politkalarını eleştirenleri Amerika düşman olarak kabul eder, anti demokratik, ve hürriyet düşmanı olarak ilan eder. İngiliz gazeteci ve Ortadoğu uzmanı olan Robert Fisk bu konuyu şöyle izah eder; ‘11 Eylül 2001 saldırısından sonra özellikle Orta-Doğu’da her kim ABD politikalarına karşı geliyorsa kişi suç işliyordur ve terör yanlısıdır demektir. ‘[10]
Emperyalizmin en önemli özelliği, legal alanlar yanında illegal alanları da kontrolü altında tutarak zaman zaman onları kullanmasıdır. ABD gizli servisleri dün ve bugün dünyadaki uyuşturucu trafiğini bizzat kontrol eder ve yürütür. Tıpkı İngilizlerin 19. yüzyılda Çin’i afyon bağımlısı yapması gibi, ABD de uyuşturucuyu hem illegal operasyonları için para kaynağı, hem de hedef ülkeleri içeriden çökertmek için kullanır. Sonrada bu paraları Batı bankalarında aklar. Ekonomisine kaynak sağlar. ABD, İngiltere ve diğer yandaşları desteğinde paralı askerleri teröristleri yalnız Ortadoğu’da değil Orta Asya, Gürcistan ve Ukrayna’da Rusya’ya karşı kullanmaktadırlar. ABD, küresel mafya yöntemleriyle küresel terör örgütleri oluşturdu.
‘Soğuk Savaş’ın ve Yeni Dünya Düzeni’nin yazılmamış bir bölümü vardır. Bu da ABD’nin bazen açıkça bazen gizlice muhafazakar-radikal İslamist aktivistleri desteklemesi ve cesaretlendirmesidir.’ [11] ABD radikal Müslüman grupları silahlandırıp yönlendirme tecrübesine 1980’lerde Afganistan’da başladı. CIA’nın Afganistan’da 1980-1989 arası Sovyetler Birliği ve Sovyet yanlısı Afganistan hükûmetine karşı Afgan mücahitlerini silahlandırma ve finanse etme programının kod adı Siklon Operasyonu ( Operation Cyclon ) idi. Siklon Operasyonu CIA’nin o döneme kadar yapmış olduğu en uzun ve maliyetli gizli operasyonlarından biriydi. [12]
ABD işte Afganistan’daki Sovyet Rusya işgaline karşı 9 yıl süresinde başarılı bir şekilde örgütlediği ülkesi için savaşan mücahidlerden sonra Usamae Bin Ladin gibi adamlar birçok gruba bölünen eli silahlı terörist canavalar oluşturacak ve bunları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya devam edecekti. Sovyetlere karşı savaşmaları için ABD eliyle ile yaratılan Usame Bin Ladin gibi raikal İslamcı ve takipçileri ve El Kaide ve Taliban doğdu.[13]Sonra İŞİD başta olmak üzere bir çok terör örgütü ortaya çıktı. Sonra bu örgütler başta komşu Pakistan olmak üzere İslam dünyasına yayıldı. Bu her yere yayılan teröristlerden dolayı 1980’lerin sonlarına doğru Pakistan’ın kadın Devlet Başkanı Benazir Butto (1953-2007) George W. Bush’a Frankeştayn’lar yaratıyorsunuz demişti.[14] O da Ekim 2007’de suikaste kurban gitti. ABD’nin arkasında olduğu İslamcı teröristler denilen oluşumun perde arkasının en kısa anlatımı budur.
‘ABD Afgan çocuklarını radikal İslam öğretisine göre eğitmek için ders kitaplarına milyonlarca dolar harcadı. ‘Pakistan kanalıyla İslami gruplara yapılan Amerikan yardımı , askeri yardımla sınırlı değildi. Washington Uluslararası Kalkınma Ajansı aracılığıyla Afganistan’da laik kurumların yok edilmesi dini telkin sürecini finanse etti. ‘[15] Bundan sonra Afgan eğitim müfredatına şiddeti özendiren içerik ve görseller egemen olmaya başladı. CIA destekli dini okulların sayısı yalnız 1980’de 2 bin 500 sayısını buldu. CIA Taliban iktidarında(1996-2001) dini okulları ve radikal İslam felesefesine dayalı okul-medrese müfredatını daha çok desteklediği görüldü. 11 Eylül saldırısının gerçekleştiği 2001 yılına gelindiğinde Afganistan’da CIA destekli dini okulların sayısı 39 bini geçmişti.[16]
ABD Afganistan macerasında ,yalnız ezeli düşmanı Sovyetlere karşı savaşta ‘dini etkili bir silah ’ olarak kullanabileceğini değil bunu bütün İslam ülkelerinde uygulayabileceğini gördü. CIA’nın eliyle silahlandırılan ve ‘mücahit’ dahil çeşitli isimlerce adlandırılan güçler vasıtasıyla ‘Allah yolunda Cihad’ın teşvik edilmesi ABD için bulunmaz bir silaha dönüştü. Böylece CIA, cihat kökenli terörist üretmeyi bir sektör haline getirdi ve bu çok tehlikeli uygulama Afganistan, Ortadoğu derken Avrupa’ya kadar yayılarak bugüne kadar geldi.
‘İŞİD’in silahları Amerika’dan, paralar Arabistan’dan(ve Katar’dan) yönetim ve eğitim ise Pakistan’dan sağlanmıştır. Türkiye’nin İŞDİ oluşum sürecinde verdiği destek unutulmamalıdır. İŞİD’e olan dış destek dikkate alındığında İngilizlerin I.Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’da şekillendirdiği sınırların yerine Irak ve Suriye’yi istediği gibi şekillendiren İsrail ve ABD odaklı sınırlar ortaya çıkmaktadır.’[17]
ABD Başkanları da el altından CIA’nın NATO’nun organize ettiği bu terörist yetiştirilmesine hep göz yumdu. İngiltere’de ABD’de ülkelerindeki camilerdeki radikal İslami yapılanmalara göz yumuyorlardı.Terör uzmanı Yehudit Barsky 2005 yılında ABD’deki camilerin yüzde 80’i Suudi parası ve etkisiyle şiddet eğilimine yönelip radikalleşti demişti.[18] ABD’nin iç ve dış politikaları devamlı şiddet üretiyordu. Fakat kendilerini bütün dünyaya barış ve demokrasi hamisi olarak sunuyorlardı. Bu göz boyamaya Nobel kurumu bile alet oluyordu.
Başkan Obama’nın 2009 yılında Barış Nobeli alması bütün dünyayı aptal yerine koymaktan başka bir şey değildi. 1960’larda ve 70’lerde Güney Amarika’yı, Uzak Doğuyu kan gölüne çeviren politikaların planlarını yapan, savaş suçlusu olarak yargılanıp tutuklanması gerektiği konusunda hakkında kitaplar yazılan[19] Henry Kissinger’in 1973 yılında Nobel Barış Ödülü alması ise kara bir komedi idi. ABD’nin meşhur Time dergisi bile bu ödülleri eleştirmişti.[20]
ABD’ne 11 Eylül 2001 de yapılan terör saldırısı[21] dünyada büyük yankı yarattı. Suçlu hemen bulundu.Olayın sorumlusu, ABD’nin kendi eliyle yarattığı Usame Bin Ladin liderliğindeki EL-Kaide idi. El Kaide oğul Bush döneminde Afganistan ve Irak işgallerini sağladı. Irak ve Suriye’de yine rejimi devirmekte kullanıldı. Suriye’de El Nusra adını aldı. Kısaca özetlersek, ABD’nin Afganistan’da eliyle yetiştirdiği El Kaide örgütü, ABD’nin kontrolü altında Ortadoğu’ya getirilecek bazı kolları isim değiştirerek Suriye’de El Nusra olacak bir kısmı IŞİD olacak ve değişik adlarla bir sürü terör örgütüne bölünerek Ortadoğu’yu kaosa sürükleyeceklerdi. ABD’nin arkasında olduğu bu politika ABD’nin saldırgan işgalci politikalarını meşru kılmaya yarayacak önemli bir kozdu.
ABD, artık işgal etmek, kontrol altına almak istediği bölgelere önce bunları sürüyor, sonra terör tehlikesi var diye önce ABD halkının ve medyasının eleştirilerini susturuyor, sonra BM ve diğer ülkelerin eleştirilerini önlüyordu. Böylece kolaylıkla terör var diye hedeflediği ülkeleri işgal etmek için oluşacak kamuoyu baskısını bertaraf ediyordu. Terör artık ABD’nin en büyük silahı olmuştu. Ekim 2001’de Afganistan’ı, 2003’de Irak’ı, Ekim 2011’de Libya’yı, ve 2011’den itibaren eliyle yetiştirdiği terörist gruplar vasıtasıyla Suriye’yi kısmen işgal etme ve bölmeye devam etmektedir. Yalnız Suriye’de, Rusya ve İran; Suriye’ye arka çıktığı için ABD’nin hesapları tam tutmayacaktı.
İŞİD, başlangıçta ve şimdi günümüzde dahi gücünün ne kadar büyüyeceğini nerelere kadar gidebileceklerini bilmedikleri için kendi ideolojisine uygun olarak kendisine ne isim vereceğini bile tam bilmiyordu. Bu terör örgütü, diğer terör örgütlerinin kollarıyla birleşip sesini duyurmaya başladığı 2000’li yılların ortalarından itibaren değişik isimlerle anıldı [22]ve en sonunda ‘İŞİD’ (Irak Şam İslam Devleti)’ de karar kıldı. Bu isimde sonradan değişik şekilde anılmaya başlandı. [23]
ABD’nin her sene yayınladığı ve terörist grupların listesini verdiği resmi raporlarda PKK terörsitler listesinde baş köşede yer alıyordu.[24] Bu raporda bu örgütün terör faaliyetlerinin 40 bin kişinin canına mal olduğunu belirtiyordu. Buna rağmen ABD, PKK’ya açıkça destek verdiğini artık saklamıyordu. Bunu 2014’den itibaren Batı medyası da dile getiriyordu. [25] Bu raporlara aykırı hareket edip kendi eliyle terörist ilan ettiği gruplara ve PKK’ya yardım etmesi tek başına ABD’nin işine geldiği her fırsatta terör gruplarını kullandığının en büyük ispatıdır.
ABD, emperyalist planlarını hayata geçirken en masrafsız ve kolay yolu bulmuş durumdadır. Radikal İslamcı teröristleri kullanarak işgal edeceği yerlerde kendisine yol açtırmakta bu sıra da Müslümanı, Müslümana kırdırmaktadır. Bu gerçeği görmeyen işine gelmediği için uyanmayan Müslüman yöneticilerin hala ABD’yi dost görmeleri ondan medet ummaları ABD’ye askeri üs vermeleri [26]Müslüman dünyasının en büyük sorunlardan biridir. Terrör tehlikesinden daha büyük bir sorundur. Aslında ABD’nin temel dış politikaları kendi başına uluslararası bir terör kaynağıdır. Bu ortamda İslam ülkelerinin bir gelişme göstermesi mümkün değildir.
Terör belasıyla uzun yıllar mücadele eden Türkiye’nin insan ve ekonomik açıdan büyük kaybı olmuştur ve ilerlemesinin önünde büyük engel teşkil etmiştir.[27] Hele silahlarımızın çoğunu ABD’den almamız ve ona tamamen bağımlı kalmamız çok büyük hata olmuştur.
[1] George F Kennan, A Faitful Error, The New York Times, 05.02.1997
[2] Mara Einstein, Brands of faith: Marketing religion in a commercial age, Routledge, New York, 2007.
[3] Ronald Kessler, The CIA At War, St. Martin Grifffin Publ., New York, 2004, s. 276.
[4] “National Security Advisor Powers US Homeland Security Case”, International News Network, 19.03.2011, http://chiefcounterterrorism.blogspot.com/.
[5] Prof. Michel Chossudovsky, The Terrorists R Us. The Islamic State Big Lie, Global Research, 23.09.2014. What is not mentioned in the media reports is that the heads of State and heads of government who have endorsed America’s campaign against the Islamic State, advised by their respective secret services, are fully aware that US intelligence is the unspoken architect of the Islamic State, which is part of a vast network of US supported ‘jihadist’ terrorist entities. Countries are either coerced into supporting the US sponsored resolution or they are complicit in the US terror agenda.
[6] Robert Dreyfuss, Devil’s Game:How the Uinted States Helped Unleash Fundamentalist Islam, New York: Metropolitan Books, 2006
[7] Clyde Haberman, “Evolution in Europe; Italy Discloses Its Web Of Cold War Guerrillas”, The New York Times, 16.11.1990;
Vulliamy, “Secret agents, freemasons, fascists… and a top-level campaign of political ‘destabilisation’”, The Guardian 05.12.1990.
[8] Daniele Ganser, NATO’s Secret Armies: Operation Gladio and Terrorism in Western Europe, Frank Cass, New York, 2005
[9] Clyde Haberman, “Evolution in Europe; Italy Discloses Its Web Of Cold War Guerrillas”, The New York Times, 16.11.1990;
Vulliamy, “Secret agents, freemasons, fascists… and a top-level campaign of political ‘destabilisation’”, The Guardian 05.12.1990.
[10] Robert Fisk, The Great War For Civilisation; The Conquest of The Middle East (London: Harper Perennial Publ.2006) s.1034
[11] Robert Dreyfuss, Devil’s Game:How the Uinted States Helped Unleash Fundamentalist Islam, New York: Metropolitan Books, 2006, s.2
[12] Peter L. Bergen, Holy War Inc: Inside the Secret World of Osama bin Laden, New York: Free Press, 2001, s.68
[13] Usame bin Ladin 1979 yılında Pakistan’a gelerek Sovyetlere karşı savaşan mücahit güçlere katıldı. Ladin, babasından kalan tüm servetini komünizme karşı , cihat için dökmeye hazırdı. Cezayir’den, Sudan’dan ve Mısır’dan Arap savaşçılar örgütledi ve Afganistan’daki mücahit güçlere kattı. Afganistan’da başlayan bu harekete ‘Afgan Cihadı’ adı verildi. Bu uzun zamandır uykuda olan cihat fikri, koşullara uygun yeniden aktive edildi. Usame bin Ladin’in kurduğu denilen aslında ABD eli ile kurulan başına da Usame bin Ladin’in getirildiği Sunni El-Kaide örgütü de bu ideolojinin vurucu gücü oldu. ABD, Sünni Afgan Cihadını her yönden destekliyordu. Hatta dönemin ABD başkanı Ronald Reagan mücahidin liderlerini Beyaz Saray’da oval ofiste kabul etmiş ve onları özgürlük savaşçıları olarak tanımlamıştı. Böylece cihat, Sovyetlere karşı bir tür özgürlük mücadelesi ideolojisi haline geldi.
[14] Mark Hosenball, War on terror: The road to September 11, Newsweek, 30.09.2001
[15] Michel Chossudowsky, 9/11Analysis: From Ronald Reagan and the Soviet –Afghan War to George W Bush and September 2001, Global Research, 09.09.2010
[16] Hamide Yiğit, Tekmili Birden İŞİD, Istanbul: Tekin Yay. 2016, s.216-2017
Michel Chossudowsky, 9/11Analysis: From Ronald Reagan and the Soviet –Afghan War to George W Bush and September 2001, Global Research, 09.09.2010
[17] Hüseyin Hakkı Kahveci, Yeşil Hücreler, İstanbul: Togan Yay. 2014, s. 297
[18] Robert Spencer, Most U.S Mosques Teach Violance, Human Events, 14.06.2011
[19] Christopher Hitchins, The Trial of Henry Kissinger, London-New York: Verso, 2001
[20] Jack Philips, Nobel Winnin Wrangling :Barack Obama- Henry Kissinger , Time, 07.10.2011
[21] 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri‘nde ki iki farklı hedefe intihar saldırısı düzenlemesiyle gerçekleşen bir dizi saldırı. Saldırılar sonucunda 19 hava korsanı dahil 2.996 kişi hayatını kaybederken, 10 milyardoların üstünde maddi hasar meydana geldi.
[22] – İlk kurulduğu ve eylem yapmaya başladığı 2001-2004 yıllarda ismi ‘Cemaat el-Tevhid vel-Cihad’
– Ekim 2004’te ‘Tanzim Kaidat el-Cihad fi Bilad el-Rafidayn’-‘Mezopotamya El Kaidesi’- ‘Irak el Kaidesi’
– Ocak 2006’da ‘Mücahidin Şûra Konseyi’
– Ekim 2006’da bu isim ‘Irak İslam Devleti’ olarak değiştirildi. – Nisan 2013’te ‘Irak ve Şam İslam Devleti’ adını aldığı ilan edilmiştir – Suriye’de ve Irak’ta ki toprak kazanımlarıyla birlikte üyeleri ve sempatizanları arasında “İslami Devlet’ (İslam Devleti) olarak anılmaya başlandı.
[23] Türkiye’de resmi organlar ve basın, uzun zaman bu terör örgütünden kendisine verdiği ismin Türkçeleştirilmiş ve kısaltılmış şekli olan IŞİD’i kullandı. Her zaman olduğu gibi birkaç sene sonra uyanıldı ve birden İslam Devleti ve İslam’ın terör örgütü ile yan yana anılmasından rahatsız olundu. Türkiye’de siyasi iradenin de bu ismi kullanmaması sonucu yayın organları IŞİD ismini bir kenara attı bu örgüt Arapça adlandırılış şekliyle “ad‐dawlah al‐Islamiyah fi’l‐Iraq wa ash‐Sham”ın kısaltılmışıyla, DAEŞ olarak adlandırılmaya başlandı.
IŞİD’in İngilizce’de karşılığı ISIS ve ISIL kısaltmalarına denk geliyor. ISIS kısaltması IŞİD örgütünün tam karşılığına (The Islamic State of Iraq and al Sham) tekabül ediyor. Kasım 2015’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Paris’te Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde katıldığı konferansta ki konuşmasına kadar, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüne ilişkin tüm açıklamalarında örgütten kısaltılmış adıyla, yani ‘IŞİD’ olarak bahsediyordu fakat Paris’te örgüt için ilk kez ‘DAESH (DAEŞ-DEAŞ)’ terimini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın örgüte DEAŞ demekte ki amacı; ‘terör örgütünden veya terör devletinden bahsederken İslam sözcüğünün kısaltılmış halini bile ağzına almamak.’ Fakat siz ister buradan İslam kelimesini çıkartın ister görmemezlikten gelin bu örgüt Allah adına hareket ettiğini iddia edip koyu şeriat kurallarına bağlı bir İslam devleti kurmaya çalışıyor ve bu örgüte katılanlar güçlerini Kuran’ın-islam’ın emirlerinden aldıklarına inanıyorlar. Kendileri gibi düşünmeyen herkesi kafir ilan edip öldürüyorlar. Kısacası bu katliamları İslam adına yapıyorlar.
[24] Country Reports on Terrorism 2015 https://www.state.gov/j/ct/rls/crt/2015/
https://www.state.gov/j/ct/rls/crt/2015/257523.htm
Chapter 6. Foreign Terrorist Organizations; Kurdistan Workers’ Party (PKK) Partiya Karkeran Kurdistan; the People’s Defense Force;.. Description: Founded by Abdullah Ocalan in 1978 as a Marxist-Leninist separatist organization, the Kurdistan Workers’ Party (PKK) was designated as a Foreign Terrorist Organization on October 8, 1997. The group, composed primarily of Turkish Kurds, launched a campaign of violence in 1984. The PKK’s original goal was to establish an independent Kurdish state in southeastern Turkey. In recent years, however, the PKK has spoken more about autonomy within a Turkish state that guarantees Kurdish cultural and linguistic rights. Activities: In the early 1990s, the PKK moved beyond rural-based insurgent activities to include urban terrorism. Anatolia became the scene of significant violence, with some estimates suggesting at least 40,000 casualties.
[25] Liz Sly, U.S. military aid is fueling big ambitions for Syria’s leftist Kurdish militia, The Washington Post, 07.01.2017
Erika Solomon, PKK terorists crucial to fight against Isis, Financial Times, 16.08.2014
Dean Murphy, Are the US, France, and UK lining up to support the ‘terrorist’ PKK in Iraq?
The Christian Science Monitor, 15.08.2014
[26] ABD dünyada mümkün olan her yere askeri üs kuruyor. ABD dünyada 70 ülkede yaklaşık 800 tane askeri üssü bulunuyor. Ülke dışındaki ABD askeri üsleri 2015 yılı itibariyle ABD’ye senede 150 milyar dolar üzeri bir maliyeti var. Hem ABD hem dünya için büyük tehlike arzediyorlar. David Vine, Base Nation: How U.S. Military Bases Abroad Harm America and the World , New York: Metropolitan Books, 2015
[27] 1984’de başlayan PKK teröriyle, 2015 yılından itibaren diğer terör örgütlerinin de devreye girmesi ve Suriye’deki terör nedeniyle Türkiye’ye göç edenlerin maliyetiyle 2017 yılına gelindiğinde 30 yılı aşkın sürede bugünkü hesaplamalarla 1.5 trilyon dolar olduğu söyleniyor. 11 Mayıs 2015 günü dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın toplantısında yaptığı açıklamada’ 30 yılda 40 binin üzerinde insanımızı kaybettik. İç ve dış politika, özellikle de demokratikleşme, bu olumsuz süreçte derinden yara aldı. Ekonomik maliyet ise çeşitli hesaplamalara göre ki ben asgarisini veriyorum 350 milyar dolar civarında oldu….
CIA Suikastleri
ABD Kirli Çamaşırlarını Açığa Çıkaranları Bir Şekilde Susturuyor
ABD’li gazeteci ve bağımsız araştırmacı Gary Webb’in Aralık 2004’teki “intiharı” oldukça şüpheliydi. Nikaragua’daki “kontraslar”la CIA ilişkilerini gösteren, kokain üretiminin finanse edilmesi, ABD’nin güney eyaletlerine getirilerek satışını CIA’nin nasıl kontrol ettiğini ortaya çıkaran makaleleri bir araya getirerek 1996 yılında “Gizli İttifak” (Dark Alliance) adlı röportajı yayınladı. Sonra bu roportaj kitap haline geldi.[1] Gary Webb’in, hayatı boyunca solak olmasına rağmen güya sağ eli ile kendi kafasına iki kurşun sıkarak “intihar” ettiği bildirildi. ABD ve CIA’nın kirli çamaşırlarını ortaya koyması onun sonunu getirmişti.[2]
Bir başka araştırmacı, CIA sivil uçak pilotu Phillip Marshall, en çok satan: “Yanlış bayrak altında operasyon: Bush, Cheney ve Suudi Arabistan 11 Eylül sonrası nasıl Yeni Dünya Düzeni kurdular [3]adlı kitabın yazarıydı. Bu kitabında o, ABD yönetiminin 11 Eylül saldırılarını nasıl düzenlediğini ortaya koydu. Marshall 10 yıl üzerinde çalıştığı ve George Bush’un Suudi istihbaratı ile ilişkileri ispat eden “En büyük yalan: 11 Eylül 2001 ve teröre karşı mücadele” adlı kitabını bitirmek üzereydi. Ölümünden kısa bir süre önce, Marshall arkadaşlarına, hükümet üyeleri konusunda bazı ifşa edici bilgilere sahip olduğunu anlatmıştı.
Şubat 2013 yılında 54 yaşındaki Philip Marshall 14 ve 17 yaşındaki çocuklarını ve köpeğini öldürdü daha sonra da intihar etti[4] olarak kayıtlara geçti. ABD’li eski istihbarat ajanı (US National Security Agency Officer) Wayne Madsen’e göre Phillip Marshall CIA’nın uyuşturucu kaçakcılarıyla işbirliği yapmasını ve 11 Eylül terör saldırısının arkasındaki gerçekleri ortaya çıkardığı için öldürülmüştü. [5] Bu konudaki ölüm listeleri uzar gider. Çok uluslu şirketlerin yürüttükleri politikaya uyum sergilemeyen veya onları ifşa edenler her an işten atılabilir, takip edilebilir veya öldürülebilir. [6] ABD ve CIA kendi kirli çamaşırlarını açığa çıkaranları hiç affetmiyor. Buna kendi vatandaşları da dahil.
CIA ve taşaronları vasıtasıyla karşıtlarını ortadan bir şekilde kaldırıyor. Kimi kaza, kimi ani beyin ve kalp krizi kimi intihar süsü verilerek yok ediliyor. O kadar acımasızlar ki bazılarına intihar süsü vermek ve bunun inandırıcı olması için o kişiyi top yekün ailesi hatta evcil hayvanlarıyla birlikte yok ediyorlar. Demokrasi havariliğini elinden bırakmayanlar bütün dünyada insanları uyandırmaya çalışan temiz aydın ve cesur insanlar için büyük bir tehlike kaynağı oluşturuyorlar. Aslında yalnız bunları ifşa edenler değil ABD halkı da dahil bütün insanlık bu acımasız güçlerin tehdidi altında yaşıyor, çoğu kimsenin de bundan haberi yok.
“Investmentwatch” web sayfası 13 Şubat 2015’te 12-13 Şubat 2015 arası 24 saat içinde ABD’de dört gazetecinin öldüğüne dikkat çekti. (biri yaralanmıştı) [7] Şubat’ta iki gün içinde NBC, CBS ve New York Times’dan. Ned Colt, Bob Simon ve Davis Carr adındaki üç Amerikalı gazeteci ansızın öldü. Bir diğer gazeteci olan Bob Hager ise yaptığı trafik kazası sonucu ölümden döndü.
-Ned Colt “NBC” muhabiri idi. Irak savaşıyla ilgili röportajlar yapan Ned Colt bir süre orada esir olarak tutulmuştu. 12 Şubat’ taki ölümü ise beyin kanaması sonucu gerçekleşti.
-Ünlü araştırmacı, “CBS” muhabiri Bob Simon da aynı gün yani 13 Şubat’ta trafik kazası sonucu hayatını kaybetti.
-David Carr, uzun yıllar “New York Times’da çalışan bir meşhur gazeteciydi. Eski CIA çalışanı, Amerika gizli servislerini ifşa eden sızıntıları ile gündeme gelmiş Edward Snowden’le yaptığı röportajın hemen sonrasında 13 Şubat’ta hayatını kaybetti.
-Trafik kazasında yaralanan Bob Hager da Irak’ta militanlar tarafından esir edilmiş fakat daha sonra serbest bırakılmıştı.
17 Ocak 2015’te, ABD’de daha vizyona girmeden büyük yankı uyandıran “Gri devlet” filminin yönetmeni ve yapımcısı 29 yaşındaki David Crowley’in cesedi bulundu. Yanında 28 yaşındaki eşi ve 5 yaşındaki kızının da cesedi vardı. Hepsi kurşuna dizilerek öldürülmüşlerdi. Olay yerinde bulunan delillere göre, Irak ve Afganistan savaşları gazisi Crowley’in güya eşini ve kızını katlettiği, daha sonra da intihar ettiği sonucuna ulaşıldı. Fakat Dacota polis dairesinden “ölüm olayının şaibeli” olduğu ve soruşturmanın sürdürüleceği belirtildi.[8] Olayın intihar olmasından yalnız polis değil Crowley’in yakınları da kuşkulanmaktadırlar. Çoğu gözlemciler Crowley’in ve ailesinin ölümünün onun yaptığı son proje ile doğrudan ilgili olduğunu ve yapılanın sanki bir ceza olduğunu varsayıyorlar.
David Crowley son yıllarda yönetmeni olduğu “Grey State” (Gri Devlet) filminin konsepti üzerinde çalışmaktaydı. Filmi yapmak için bir sponsor bulamadı çevresinden topladığı 61 bin dolar gibi küçük bir bütçeyle filmi yaptı. [9]Filmin konusu, ABD’nin giderek sert ve yozlaşmış engizisyon ve polis devleti olma sürecidir. ..“Gri devlet” her bir vatandaşını izler ve gözlemler, mevcut rejimi sorgulama cüretinde bulunan her bir Amerikalının evine istediği zaman girebilen özel askeri timler bulundurur. Film çok uluslu şirketlerin diktatörlüğüne karşı bir “meydan okuyan ve bu gerçekleri anlatan bir film. Nitekim filmin yaratıcılarına göre halkların düşmanları çok uluslu şirketler ve onların kuklası haline gelmiş olan modern devletlerdir.[10]
Yönetmenin intiharı ile ilgili resmi açıklamayı arkadaşları, meslektaşları ve yakın akrabaları reddetmekteler. Onlara göre, Crowley çevresi tarafından ciddi bir desteğe sahipti, ailesini çok seviyordu. Crowley, Irak ve Afganistan savaşlarına katılmıştı. Peki, hayatını tuhaf bir şekilde kaybeden Amerikalı vatansever araştırmacı bir tek Crowley midir? Hayır. Gerçekleri söylemekten korkmayan ve hayatlarını şüpheli bir şekilde kaybeden Amerikalı araştırmacıların listesi oldukça uzundur.
[1] Gary Webb, Dark Alliance: The CIA, the Contras, and the Crack Cocaine Explosion(New York: Seven Stories Press. 1998)
[2] Nick Schou, Kill the Messenger: How the CIA’s Crack Cocaine Controversy Destroyed Gary Webb. (New York: Nation Books. 2006)
[3] Phillip Marshall,False Flag 911: How Bush, Cheney and the Saudis Created the Post-911 World ( New York: Book Surge Publ. 2008)
[4] Rachel Quigley, Former airline pilot and conspiracy theorist ‘shot dead his two teenage children and his dog before turning the gun on himself’ Daily Mail, 07.02.2013
[5] Alex Jones, CIA Killed Phillip Marshall for Leaking 9/11 Secrets: Dr. Kevin Barrett, Infowars.com 05.03.2013
[6] DR. Fuad Hilalov, Gri Devlet, Aydınlık, 26.03.2015
[7] 4 US journalists dead past 24 hours — in the US! Investment Watch, 13.02.2015 http://investmentwatchblog.com/4-us-journalists-dead-past-24-hours-in-the-us/
[8] Wills Robinson, Gun-enthusiast, his dietitian wife and their five-year-old daughter lay dead from murder-suicide in their suburban home for weeks before neighbors discovered them, Daily Mail, 18.01.2015
[9] Amanda Warren, Gray State Film Family Killed, Labeled Murder Suicide Dead for Weeks, Activist Post, 19.01.2015
[10] Senarist Guillermi Jimenez, Irak ve Afganistan Savaşları gazilerinin devletin anayasaya aykırı ve savaşa karşı olan görüşlerini aktaran “oathkeeper.org” web sayfasının kurucuları Stewart Rodos ve Stieve Rodos’da “Gri devlet” projesini açıkca destekleyenler arasındaydılar. Onlara göre, NDAA – National Defence Autorization Law (Milli Savunma Yasası) – Amerikan vatandaşlarına savaş ilanından başka bir şey değildir. 2001 yılında Başkan Obama tarafından imzalanmış olan söz konusu yasa terörizm konusunda en ufak şüphe yüzünden, asker ve polise ABD ve diğer ülke vatandaşlarını hiçbirresmi suçlama veya yargılama olmadan hapse atma veya infaz etme hakkı tanımaktadır. Günümüzde bu varsayımlarla yüzlerce ABD vatandaşı hapislerde çürümektedir.
Yeni Web Sitem
Herkese Merhaba.
Web Siteme Hoşgeldiniz. Umarım yazdığım makalelerden istifade edebilirsiniz. Her makalenin yorum kısmı var ve bu kısımlara dilek istek ve şikayetlerinizi yazabilirsiniz.
Teşekkür Ederim
